27 Ağustos 2011 Cumartesi

Sergen...


O, ben ve yaşı 30'u aşmamış pek çok insan için Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcusu. İzlemiş olsak onunla karşılaştırmayı düşünebileceğim ancak Can Bartu, Lefter (Küçükandonyadis) ve Metin Oktay geliyor aklıma.


Muhabir: Sergen senin için hep "koşmuyor" eleştirisi yapılıyor, ne söyleyeceksin?
Sergen: Abi ben söylüyorum, anlatıyorum ama kimseye dinletemiyorum. Koşunca yoruluyorum abi ben!



Hiçbir zaman "ciddi" bi adam olmadı. Disiplin, düzen, istikrar filan gereksiz kelimelerdi onun için. Onun kadar büyük yetileri olan pek çok insan için olduğu gibi. Dolayısıyla kariyerinin başından itibaren hep rahattı, kafasına estiği gibi yaşadı, futbol oynadı, transfer oldu. Hiç kimseyi takmadı, sokakta görsen muhabbet edeceğin, iki üç kere aynı masaya otursan enseye şaplak olacağın adam görüntüsü hiç gitmedi. (Şu iki tvit süper özetliyo rahatlığını :)


Gün geldi futbolu bıraktı, yorumculuğa başladı. Onu formasının renginden, gol/asist sayısından bağımsız sevenler daha da çok sevdi çünkü ekranda çizdiği profil tam "kahve adamı"ydı, ondan Uğur Meleke ya da Mehmet Demirkol gibi derinlemesine analizler, belli bir mantık silsilesini takip eden, argümanlar sunan analizler çıkmasına gerek yoktu. Kafasında ne varsa, o anda ağzına ne geldiyse hep onu söyledi.
Tabi bu sayede bize de bomba şeyler sundu :) Onlardan bazıları...

"Bi araştırmışlar... Almadılar"



"Desem yalan olur"



"Uzun süre iki tarafı birlikte götürmeye çalıştım"




"Ben 4. sarı kartı kovalıyorum"



"Ben arabanın peşindeyim o zaman"



Ercan Taner: Sergen, Tabata Beşiktaş’a ne getirir?
Sergen: Valla Antep’ten baklava getirebilir mesela!


Muhabir: Sergen iddaa oynayan çocuklar var, iddaa oynama yaşı gittikçe düşüyor. Ne söylemek istersin bu konuda?
Sergen: Valla Fransa liginden uzak dursunlar, çok sürpriz oluyor!


(Maalesef son ikisinin videosunu bulamadım)

3 yorum:

bi diyeceğin varsa, buyur burdan yak